Bu son on yılda Krishnamurti’yle yaptığım üçüncü söyleşiydi ve üç söyleşiden en ilgi çekeni olanıydı. Bu, kısmen 1985’de Temmuzun ortalarında hoş bir çisenti halinde yağmur altında, Krishnamurti’nun İsviçre, Rougemont’daki dağ evine vardığımda beni bekleyen olayların seyrindeki beklenmedik değişimden kaynaklanmıştı. Aslında bu bir söyleşi de sayılmazdı, çünkü aylar öncesinden anlaşmış olmamıza rağmen, Krishnamurti konuşulanları teybe kaydetmeme … Continue reading
Category Archives: Felsefe
Dinlerdeki Amacın Özdeşliği
Dinlerin Çelişmesi Sorunu yazısının devamı olarak… Dinsel düşüncelerin doğuşuyla aralarındaki bağıntılar üzerine araştırmalar yapmış olan insanların sözcüsü, böyle konuştu… Birçok dizgenin tanrıbilimcileri, bu söylenenler üzerine düşünerek, kimi, “Bu, dine öylesine aykırı bir açıklamadır ki, inanı kökünden yıkmak, ruhlara başkaldırı aşılamak, gücümüzü ve dinsel görevimizi sıfıra indirmekten başka hiçbir amaç gütmüyor,”; kimi de “Bu, bir masaldır; temelsiz varsayımların … Continue reading
Dinlerin Çelişmesi Sorununun Çözümü
Dinlerdeki Amacın Özdeşliği yazısının devamı olarak; … Yasa Koyucu, yeniden söze başladı: “Uluslar! İnançlarınız üzerine yapılan tartışmaları dinledik. Sizi ayrılığa düşüren anlaşmazlıklar, kafamızda birçok düşünce uyandırdı. Aydınlatılması gereken, size danışılacak birçok sorunla karşılaştık. İlkin, bağlı bulunduğunuz inançlardaki karşıtlığa, çeşitliliğe bakıp inanışınızın hangi nedenlere dayandığını sizden soruyoruz: Şu peygamber yerine bu peygamberin sancağı altında yürümeyi, düşünerek mi seçtiniz? … Continue reading
Hakikat ‘Olan’dır ve Bilinmek Zorundadır – Krishnamurti
Bizim yapmaya çalıştığımız şey kendi kalbimizdeki şarkıyı bulmak, başkasının şarkısını dinlemek değil. Birçok insan başkasının şarkısını dinlemeye alışmış, dolayısıyla kalpleri boş, her zaman da boş olacak, çünkü onlar kalplerini başkasının şarkısıyla dolduruyorlar. Sizin şarkınız değil, demek ki yalnızca bir gramofonsunuz. Psişik durumunuza göre plak değiştiriyorsunuz; müzisyen siz değilsiniz. Özellikle işlerin zor ve dertlerin ağır olduğu … Continue reading
Dinlerin Çelişmesi Sorunu
Her topluluk yerine geçerek kalabalığın gürültüsü derin bir sessizliğe dönünce, Yasa Yapan, “Budunların önderleri, bilginleri!” dedi, “Bugüne dek birbirinden ayrı yaşayan ulusların, nasıl başka başka yollar tuttuklarını görüyorsunuz: her ulus gerçek yolunda gittiğine inanıyor; gerçeğe götüren yol tekse, düşünceler de birbirine uymuyorsa, besbelli ki yanılgıya düşen biri vardır. Bunca insan aldanıyorsa, kim çıkıp da yanılanın … Continue reading
Hakikat İle Gerçeklik Arasındaki Ayrım – Krishnamurti & Bohm
Bizim yapmaya çalıştığımız şey kendi kalbimizdeki şarkıyı bulmak, başkasının şarkısını dinlemek değil. Birçok insan başkasının şarkısını dinlemeye alışmış, dolayısıyla kalpleri boş, her zaman da boş olacak, çünkü onlar kalplerini başkasının şarkısıyla dolduruyorlar. Sizin şarkınız değil, demek ki yalnızca bir gramofonsunuz. Psişik durumunuza göre plak değiştiriyorsunuz; müzisyen siz değilsiniz. Özellikle işlerin zor ve dertlerin ağır olduğu … Continue reading
Einstein ve Usun Bunalımı
Bu yazı Maurice Merleau–Ponty ve Henri Bergson’un Einstein’in Görelilik Kuramı’na bir eleştirisidir. Ve bilimsel bir yöntemle değil de, felsefi görüşle okunmalıdır. *** Auguste Comte zamanında bilim, kuramda ve uygulamada varoluşa egemen olmaya hazırlanıyordu. Teknikte de siyasette de doğayı ve toplumu kuran yasalara yönelmeyi, onları onların yasalarına göre yönetmeyi düşünüyorlardı. Ama bambaşka bir sonuç çıktı bundan. … Continue reading
Nietzsche Bir Anarşistti!
1913 ile 1917 arasında, Emma Goldman Birleşik Devletlerin başından sonuna Nietzsche ve onun teorilerinin çağdaş anarşist meseleler bakımından önemini konu alan kamuya açık bir dizi ders verdi. Bu dönem boyunca hepsinde, Los Angeles’tan New York’a, en azından yirmi üç kez, Nietzsche’nin düşüncesiyle ateizm, devlet-karşıtlığı ve (Birinci Dünya Savaşı bağlamı göz önünde tutulursa) milliyetçilik/militarizm-karşıtlığı temalarının ilişkisi … Continue reading
Osho’dan Nietzsche – Dahilerin Kaderi Yanlış Anlaşılmaktır
Dahilerin kaderi yanlış anlaşılmaktır. Bir dahi yanlış anlaşılmıyorsa aslında dahi filan değildir. Kişi kitleler tarafından anlaşılabiliyorsa o zaman sıradan zekânın düzeyinde konuşuyor demektir. Friedrich Nietzsche yanlış anlaşılıyordu ve bu yanlış anlaşılma korkunç bir felakete neden oldu. Ama belki de bu kaçınılmaz bir şeydi. Nietzsche gibi bir adamı anlayabilmek için onunla aynı veya daha yüksek bilinç düzeyinde … Continue reading
Anarşist Felsefe Üstüne – İyi ve Kötü
Uzun insanlık tarihinin etrafında dolaşıldığında görülecektir ki: toplumların ve ilkel insanların arasında benzersiz olan, iyi ve kötüyü ayırma isteğidir, en azından ahlaki olarak. Bütün çağlardan bütün yönetimlere varıncaya değgin, art arda gelen dinler, durmadan, ayrıcalıklı bir dayanak noktası araştırırlar. Bu mecburi ihtiyaç, sıkıca sistemleştirilmiş bir çerçevede, insanın varoluşunu düzen altına alarak bütün insan … Continue reading